Araştırmacılar vegan kadınları uyardı: Hamilelikte risk yüksek
Yayınlanan yeni bir araştırma vegan kadınların hamilelik sürecinde yaşayabileceği tehlikeleri ortaya çıkardı.
Kopenhag Üniversitesi araştırması, vegan annelerden doğan bebeklerin ortalama yarım kilo daha hafif olduğunu gözlemledi.
Araştırmacılar, Danima’daki 1996 ve 2002 yılları arasında 66.738 hamileden elde edilen verileri analiz etti. Bunlardan 65.872 kadın hem et hem de sebze ile beslenirken, 666’sı balık/kümes hayvanları vejetaryeni, 183’ü vejetaryen ve 18’i vegan olduğunu belirtti.
SWNS’nin raporuna göre araştırmacılar, hamileliğin ortasında tamamlanan bir ankete dayanarak vejetaryenler ve veganlar arasında, hem et hem de sebze ile beslenen katılımcılarla karşılaştırıldığında protein alımının daha düşük olduğunu buldu. Düşük protein alımının da daha zayıf bebek doğurmayla bağlı olabileceğini gözlemlediler.
Ayrıca vegan kadınların hamilelikleri 5,2 gün daha uzun sürdü.
Bilim insanları bitki bazlı beslenmeyi benimseyen insanların sayısının son yıllarda önemli ölçüde artmasından sonra bu çalışmayı yapmaya karar verdiklerini açıkladı. Danimarka’da genel nüfustaki veganlığın 2010’da zar zor ölçülebilir bir seviyeden 2022’de yaklaşık yüzde 3’e çıktığını söylediler.
ABD’de nüfusun yaklaşık yüzde 5’inin vejetaryen olduğu ve yaklaşık yüzde 4’ünün vegan diyetini takip ettiği tahmin ediliyor.
Doktorlar ise hamile kadınların günde yaklaşık 70 gram protein tüketmesini öneriyor. Ayrıca vegan ve vejetaryen hamile kadınlara yeterli miktarda demir, et ve balıkta bulunan B12 vitamini, D vitamini, kalsiyum ve iyot almalarını tavsiye ediyorlar.
Preeklampsi Vakfı’na göre, preeklampsi (gebelik zehirlenmesi) ve buna bağlı gebelik bozuklukları ABD’deki doğumların yüzde 5 ila yüzde 8’ini etkiliyor. Preeklampsi teşhisini paylaşan ünlüler arasında Beyoncé ve Kim Kardashian da yer alıyor.
Hamileliğin 20. haftasından sonra gelişme eğiliminde olan bu durum, yüksek tansiyon ve idrarda yüksek düzeyde protein bulunmasıyla biliniyor. Yaşanan sorun böbrek ve karaciğer fonksiyonlarını bozabilir, kanın pıhtılaşmasını etkileyebilir, akciğerlerde sıvı birikmesine, nöbetlere ve ciddi vakalarda anne ve bebek ölümüne neden olabilir.